Depresyon Nedir?
Depresif bozukluk veya depresyon denilen hastalık, bir insanın belli bir zaman dilimi içerisinde, Mutsuzluk, isteksizlik, uyku ve iştah değişiklikleri, değersizlik yetersizlik düşünceleri ve intihar düşüncelerinin çoğunun bir araya geldiği bir hastalıktır. Depresyon belirtileri her insan da görülebilse de bunların bir zaman dilimi içerisinde belirgin bir yoğunluğa ulaşmasına hastalık denir. Depresyon tedavisi ilaçlarla ya da konuşma terapileri ile yapılabilir. Depresyonun ilaçsız tedavisi de bu anlamda mümkündür. Sıklıkla kliniğe başvuran danışanlar kendilerinin ilaçsız tedavi edilmelerini isterler. Genel yaklaşım hafif ve orta düzey depresyon durumlarında konuşma terapisi daha öncelikli düşünülebilir. Ağır depresyonda ilaç tedavisi planlanmalıdır. Depresyonun şiddeti hekim tarafından semptomların ağırlığına göre ya da standardize edilmiş depresyon testleri ile ölçülebilir. Bu testlerden klinisyen tarafından uygulananlar olduğu gibi danışanın kendisinin doldurduğu depresyon testleri de mevcuttur. Depresyon tedavisi ne kadar devam süreceği bir diğer merak edilen sorudur. Bu sorunun cevabını bilebilmek için kişinin o ana kadar kaç defa depresyon atağı geçirdiğini bilinmesi lazımdır. İlk atak yaşayan bireylerde bu süre daha kısa, birden fazla atak yaşayan bireylerde bu süre uzun olacaktır. Belirtilerin gerilemesine rağmen tedavinin bir süre daha devam etmesi, nüksü engellemek içindir. Depresyonun bitkisel tedavisi bilindiği kadarıyla yoktur. Fakat beyindeki nörotransmitter denilen kimyasalları değiştiren bir takım bitkiler vardır. Fakat bu bitkiler ile tedavi yapılmaz. Doz aşımı yarardan çok zarar getirebilir. Kolaylıkla tedavi olacak bir insanın zaman kaybetmesine ve hastalığın ilerlemesine neden olunabilir.
Depresyonun önemli olduğu hayat dönemlerinden biri de gebelik depresyonudur. Hamilelik depresyonu, depresyonun hem kendisinin hem de kullanılacak ilaçların etkileri nedeniyle oldukça önemlidir. Hamilelik döneminde ruhsal hastalıkların önemli bir bölümünde artış yaşanır. Benzer bir durum lohusalık ve emzirme durumlarda ortaya çıkarsa, lohusalık depresyonu denilen bir tablo ortaya çıkabilir. Lohusalık depresyonunda verilen ilaçların anne sütüne az ya da çok geçtiği bilinmektedir. Her iki durumda da konuşma terapileri oldukça güvenlidir.
Depresyonun ilaç tedavisinde ilk sırada serotonin geri alımını önleyen ilaçlar kullanılmaktadır. İlaç tedavisi güvenli bir şekilde konuşma terapisi ile birlikte sürdürülebilir. En sık kullanılan ilaçlar Fluoksetin (prozac,depreks, fulsac, zedprex), Essitalopram (cipralex, citoles, esrami, esmax, esplus, secita, anzyl, eslorex), Sitalopram (cipram, citol), Sertralin ( lustral, selectra, misol, seralin, lustec) Paroksetin (paxil, paxera, seroxat) Fluvaksamin (faverin)’dir.
Diğer bir sıklıkla kullanılan ilaçlar noradrenalin ve serotonin taşıyıcısını birlikte engelleyen ilaçlardır. Bunlar Venlafaksin (efexor, venegis, sulinex, venladep) ve Duloksetin (cymbalta, duloxx, dulester, duxalta,lodux)’dir.
Bu ilaçlar bağımlılık yapmazlar. İlaçlar 6 haftayı geçen kullanımlarında birden doz azaltma veya kesilme yapıldığında kesilme belirtileri yaşanabilir. Hastalarımız bu durumu hastalığın geri dönmesi veya bu ilaca bağımlı olduklarını düşünebilirler. Bu belirtiler en çok üç hafta içerisinde önce artarak sonra azalarak biter.
Adı anılan ilaçların kilo üzerine etkileri değişkendir. Bazı ilaçların yüksek dozlarının daha çok olmak üzere iştah açıcı etkileri bilinmektedir. Kilo alımı önlenmez bir yan etki değildir. Diyet egzersiz ve diğer önerilierle kilo alımı bir sorun alanı olmaktan çıkarılabilir.
Depresyon hastalığının en önemli sonucu intihar düşüncesi ve davranışıdır. İntihar girişiminde bilinen öncüllerden birisi depresyon diğeri ise önceki intihar girişimleridir. Kendisinde veya yakınlarında intihar düşüncesi, planı ve girişimi olan bireyler en kısa zamanda bir psikiyatri uzmanına görünmelidirler.